Yüksek Lisans öğrencilerinden seçim takip projesi

İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde Öğrenim gören bir grup yüksek lisans öğrencisi, 12 Haziran seçimleri öncesi internet üzerinden interaktif bir seçim izleme projesinin başlangıcını yaptı.

İstanbul Bilgi Üniversitesi Medya ve İletişim Sistemleri Yüksek Lisans programında öğrenim gören bir grup öğrenci, 12 Haziran’da gerçekleştirilecek Milletvekili Genel Seçimi için Türkçeleştirdikleri açık kaynak kodlu özel bir projeyi hayata geçirdi. Seçim Takip adı verilen projede, site katılımcıları seçim hakkındaki güncel haber, fotoğraf ve videoları lokasyon bazlı olarak http://secimtakip.org/ adlı adresten paylaşabilecek. “Vatandaş Gazeteciliği” konsepti üzerine kurgulanan projede, öğrenciler hedeflerini “en kısa zamanda, en uzakta kalan haberi duyurmak” olarak belirlediler. Proje, Ushaidi adlı açık kaynak kodlu haritalandırma yazılımına dayanıyor. Öğrenciler tarafından Tükçeleştirilen yazılımfarklı projelerde de

ücretsizolarak kullanabilecek.

Projenin Medya ayağında Voice of America Radyosu var

Voice of America Radyosu Türkiye Masasının katkılarıyla gerçekleşen projede, Voice of America Radyosu aynı zamanda projenin medya ortağı oldu. Sosyal medya mecralarının aktif kullanımıyla dikkat çeken projeye, katılımcılar projenin resmi Twitter ve Facebook hesapları üzerinden takip edilebilecek ve site katılımcıları bilgilerini bu hesaplar üzerinden paylaşabilecek. Proje hakkında güncel bilgi ve duyurulara http://twitter.com/#!/secimtakip ve http://www.facebook.com/pages/secimtakip adresleri üzerinden erişim sağlanıyor.

Meryem Arslan

Bilgi’den mezun olmak… BİLGİM

Üniversiteli olmak okuduğun süre boyunca üzerinde taşıdığın bir ünvan oluyor,peki ya mezun olduktan sonra? Bu defada üniversite mezunu ünvanı yapışıyor üstümüze,her öğrenci üniversiteden mezun olduğunda kısa bir zaman da olsa sudan çıkmış balığa dönüyor… Ardından sorular başlıyor “ne yapmalıyım,mezun muyum, öğrenci mi….vs” Ve inanın bu pek de haz verici bir duygu değil…:) Çünkü hayatımızın en güzel en verimli ve en dinamik zamanını yaşadığımız döneme denk gelir üniversite, bulunduğumuz ortama fazlasıyla alışmış ve bağlanmışızdır,mezun olana kadar bu ortamdan bir gün gelip ayrılacağımızı kabul etmeyiz, ve nezaman ki o güzel,hüzünlü,gururlu, o karma karışık duygulu mezun güzü gelir işte o zaman anlarız, “artık okulda olamayacağız” işte tamda bu noktada ‘Bilgi Mezunlar Derneği’ olan ‘Bilgim’ giriyor devreye. Ozaman daha rahat hissediyor insan kendini, çünkü okulla bağlatısını en aktif şekilde kuracak olan en doğru mercidir Bilgim. 2009 yılında yirmiki kişi tarafından kurulan Bilgim her yıl mezun öğrencilerini bir araya getirmek için “Homecoming’ partileri düzenliyor. Yapılacak tek şey ‘Bilgi Mezunlar Derneği’ne üye olmak, basit brokratik üye olma koşulları sayesinde üye olmayı zorlaştırmıyor. Üye olunduğu takdirde okurken sahip olduğumuz olanaklardan yeniden yararlanabiliyoruz; BİLGİ yüksek lisans ve doktora programlarında %20 indirim
BİLGİ ve BİLGİ Eğitim tarafından gerçekleştirilen sertifika ve kurs programlarında %30’a varan indirimler
BİLGİ havuz ve spor tesislerinde üniversite mensuplarına geçerli fiyattan %15 indirim
BİLGİ kütüphanelerini kullanım (görsel ve işitsel kaynakları ödünç alma dahil)
BİLGİ Yayınlarında indirim %30’a varan indirimler
BİLGİ’nin yıl boyunca düzenleyeceği MayFest, konser, gezi, parti, vb etkinlikleri için BİLGİ öğrencileri ile aynı fiyattan yararlanma.

Bunların yanısıra,bünyesinden doğan Bilgim Academy sayesinde 12 dalda eğitimini gördüğümüz bölümlerin pratik eğitimleri verilmektedir, aynı zamanda bünyesinden doğan diğer bir mecra olan Vitae dergisi sayesinde her sektörden kendi bakış açımızdan haberleri alıp daha ‘Bilgili’ olacağımıza inanıyorum. Bu yazıda Bilgili arkadaşlarıma teşekkürlerimi ileterek çalışmalarında başılar dilemek istiyorum, bizlerin bağını Bilgimizden koparmadıkları için…

Sevgiler….

Üye olmak isteyenler http://www.bilgim.org.tr adresinden ulaşabilirler…

Sema Tuncer Uçar

Altın Pusula Nedir? Halkla İlişkiler Açısından Önemi…

Bilgi de, Halkla İlişkiler 3.sınıf öğrencisi olarak bu proje yarışmasından bu kadar geç haberimin olmasına üzüldüm açıkçası. Ben Bilgi Üniversitesi’nde bu gibi proje çalışmalarına yönelik ne bir duyuruya rastladım ne de hocalar tarafından bahsedildi biz öğrencilere. Sektöre yönelik biz öğrencilere pek de bir şey yaptırılmıyor diyebilirim. Burada bence danışman hocaların bilgi eksikliğinden bahsede biliriz. Şahsen bu gibi duyuruları onların bize aktarmaları gerek. Biz öğrenciler her ne kadar sadece derslere odaklanmış olsak da, hocaların önderliğinde belki bir şeyler başarabiliriz. Önce güven vermeleri gerek, bize o şevki verseler o hızla epeyi yol alırız diye düşünüyorum.

Peki, gelelim Altın Pusula Ödüllerine. Kısaca bi özetlersek:

Altın Pusula Nedir?

Başarılı halkla ilişkiler çalışmalarını ödüllendirmek ve teşvik etmek amacıyla, Türkiye Halkla İlişkiler Derneği tarafından, 1999 yılından beri, “Altın Pusula Halkla İlişkiler Ödülleri” verilmektedir.

“Altın Pusula Halkla İlişkiler Ödülleri”, Türkiye’de halkla ilişkiler sektörünün ilk ve tek ödül programıdır. Türkiye Halkla İlişkiler Derneği, Türkiye’deki halkla ilişkiler uzmanlarını bir çatı altında toplayarak meslek içi dayanışma sağlamak, mesleğin tanınması, yerleşmesi ve gelişmesi yolunda çalışmalar yapmak üzere 1972 yılında kurulmuştur.

Meraklılara detaylar için link: http://www.altinpusula.org/hakkimizda.php

PUB304 kodlu strateji dersimin kıymetli hocası Barika Göncü, bu dönem bizden şöyle bir Midterm projesi istedi.( Artı parantez açayım burada Altın Pusula dan haberdar eden Barika hocamız. ) Bu yıl Onuncusu düzenlenen Altın Pusula Ödüllerine Genç İletişimciler kategorisine, Bilgi Üniversite’sinden neden katılımın hiç olmadığını, bunun için katılı sağlamak adına ve farkındalık yaratma adına bir iletişim planı yapmamız istendi. Bunun için ne gibi çözüm önerileri iletişim araçları düşünülebilirdi, A’dan Z’ye teferruatlı bir iletişim planı hazırlamamız gerekti. Ben şahsen üzerinde çokça düşündüm. Güzelde bir iletişim planı oldu. Umarım beğenilmiştir.

10. Altın Pusula Halkla İlişkiler Ödülleri 18 Nisan Pazartesi akşamı, Conrad Hotel’de gerçekleştirilen ödül töreninde açıklandı. Genç İletişimciler kategorisinde ödül alan üniversiteler şöyle:

BAHÇEŞEHİR ÜNİVERSİTESİ “SOSYAL MEDYA İLETİŞİMİN VAZGEÇİLMEZİ”

İkinciler
ANADOLU ÜNİVERSİTESİ “ŞAPKALI ”
EGE ÜNİVERSİTESİ “HAYATINI JET HIZINDA YAŞA”

Üçüncüler
EGE ÜNİVERSİTESİ “GÖKYÜZÜNDE KANATSIZ YOLCULUK”
EGE ÜNİVERSİTESİ “ŞİMDİ NEYE İÇİYORUZ?”

Detaylar için: http://www.altinpusula.org/

Umarım bu kazananlar arasında biz de en iyi şekilde yer alabiliriz.

Yeni medya, yeni fırsatlar: gazeteciler için eğitim semineri

  Yeni medya, yeni fırsatlar: gazeteciler için eğitim semineri

 Medya Derneği ”Yeni Medya, Yeni Fırsatlar: Gazeteciler için marka oluşturmanın önemi, sosyal medya ve yeni teknolojiler” konulu bir seminer düzenliyor.

Bilgi Üniversitesi Medya ve İletişim Sistemleri (M&İS) yüksek lisans programı işbirliğiyle 16 Ocak 2011 Pazar günü, Bilgi Üniversitesi Santral Kampüsünde, saat 10.00 -16.00 arasında düzenlenecek olan seminerin eğitmenliğini karikatürist Salih Memecan, Bilgi Üniversitesi öğretim üyesi Erkan Saka ve gazeteci – teknoloji uzmanı Serdar Kuzuloğlu yapacak. Seminere katılan gazeteciler kişisel marka oluşturmanın önemini ve sosyal medya araçlarını etkili bir şekilde kullanmayı öğrenecekler.

Seminerde şu konulara değinilecek:

• Sosyal medya gazeteciler için neden önemlidir?

• iPad ve benzeri tabletler yayıncılığı nasıl etkileyebilirler?

• Internet’in getirdiği imkanlar ile nasıl daha iyi gazetecilik yapabiliriz?

• Kişisel marka oluşturmanın önemi nedir?

• Twitter, bloglar, Facebook, LinkedIn, Google Buzz, bit.ly, TweetDeck, Hootsuite, Seesmic, Foursquare vb. online araçların gazetecilik faaliyetlerine katkıları ve bilmemiz gereken önemli özellikleri nedir?

• Günümüzde gazetecilerin kullanabileceği teknolojik aletler nelerdir?

Sadece profesyonel gazetecilere açık olan eğitim seminerine katılım ücretsizdir. Seminere katılmak isteyen gazetecilerin program öncesinde kayıt yaptırmaları gerekmektedir. Maksimum kapasite 50 kişi ile sınırlıdır.

Seminere kaydınızı yaptırmak için Medya Derneği proje direktörü Rana Şenol ile 0 (212) 243 70 02 no’lu telefondan iletişime geçebilir veya seminer@medyadernegi.org adresine kişisel bilgilerinizi ve hangi kurumda çalıştığınızı belirten bir başvuru maili atabilirsiniz.

Seminer programı:

10:00 – 10:30 Kayıt
10:30 – 11:00 Giriş sunumu: Yeni medya ve yeni fırsatlar nedir? (Deniz Ergürel – Medya Derneği Genel Sekreteri)
11:00 – 12:00 Marka oluşturmanın önemi (Salih Memecan – Karikatürist, Medya Derneği Başkanı)
12:00 – 13:00 Ara
13:00 – 13:45 Sosyal medya için online araçlar – I (Erkan Saka – Bilgi Üniversitesi Öğretim Görevlisi)
13:45 – 14:00 Ara
14:00 – 14:45 Sosyal medya için online araçlar – II (Erkan Saka – Bilgi Üniversitesi Öğretim Görevlisi)
14:45 – 15:00 Ara
15:00 – 16:00 Gazeteciler için teknolojik aletler (Serdar Kuzuloğlu – Gazeteci, teknoloji yazarı

Kaynak: Medya Derneği

Meryem Arslan

Düşünce Özgürlüğü İçin 7. İstanbul Buluşması

Tarih: 9-10 Ekim 2010
Yer: Dolapdere Kampüsü
Uluslararası düşün, muhalif siyaset ve hukuk dünyasının öndegelen isimlerinden Noam Chomsky ve Richard Falk, “Düşünceye Özgürlük Girişimi” ve İstanbul Bilgi Üniversitesi İnsan Hakları Hukuku Araştırma Merkezi’nin davetlisi olarak, 9 ve 10 Ekim 2010 tarihlerinde, “Düşünce Özgürlüğü için 7. İstanbul Buluşması” nedeniyle, İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde bulunacaklar.

1995 yılından beri, yasalarda yer alan düşünce ve ifade özgürlüklerini kısıtlayıcı tüm engellerin kaldırılması için faaliyette bulunan “Düşünceye Özgürlük Girişimi”, 2001 yılından beri BİLGİ İnsan Hakları Hukuku Araştırma Merkezi ile de işbirliği içindedir. Bu yıl yedincisi gerçekleştirilecek “İstanbul Buluşması”nın ana teması yine “düşünce ve ifade özgürlüğü” olsa da, bu yılki buluşmada sadece bugünü değil, düşünce ve ifade özgürlüğünün yarını, geleceği de tartışılacaktır.

Bu Buluşma’nın “Onur Konuğu” olan Noam Chomsky’nın konuşması, “Oluşan Dünya Düzeninde Demokrasi ve Haklar” başlığını taşıyor ve 10 Ekim 2010 Pazar günü öğleden sonra oturumunda (14.45-17.00) yer alıyor.

Toplantılar herkese açıktır, ancak önceden kayıt yaptırılması gerekmektedir.
Kayıt için: (0212) 444 0 428

Düşünce Özgürlüğü İçin 7. İstanbul Buluşması’nın programı için tıklayınız.
Düşünce Özgürlüğü İçin 7. İstanbul Buluşması’nın konukları için tıklayınız.

Kaynak: Bilgi Üniv.

Meryem Arslan

BİLGİ’de Mezuniyet Sevinci

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

1 – 4 Temmuz 2010 tarihleri arasında BİLGİ’nin Santral Kampüsü’nde kepler havadaydı. İlk iki günü mezuniyet çadırında başlayan törenler, hava şartlarının izin vermesiyle, geleneksel mezuniyet tören alanında devam etti. Mezuniyet törenlerinin açılış konuşmasını Rektör Prof.Dr. Halil Güven yaptı. BİLGİ’nin yeni mezunlarına seslenen Prof. Dr. Güven, “15. yılına yaklaşan İstanbul Bilgi Üniversitesi, kuruluşundan bugüne ülkemizin yüksek öğretiminde saygın bir yer edinmeyi başardı.  Bu başarıdaki en büyük pay kuşkusuz sizlere aittir. BİLGİ değerlerini var eden ve yaşatacak olan da yine sizlersiniz.  Rektör olarak hedefim BİLGİ’nin değerlerini koruyarak büyüme ve gelişimi başarmaktır” dedi.

Törenlerin ardından yapılan kokteyde, yeni mezunlar arkadaşları ve aileleriyle mezuniyet sevinçlerini paylaştılar. Bu yılki mezuniyet törenleri yüksek katılımla, karnaval havasında son buldu.

M.Arslan

TÜBİTAK Ali Nesin’i sözlüye kaldırmış!

Türkiye’nin en önemli matematikçilerinden, gençler için Matematik Köyü’nün kurucusu, Prof. Dr. Ali Nesin, Matematik Köyü kapsamında liseliler için hazırlanan bir projeyi TÜBİTAK’a sunar. TÜBİTAK’ın projeye, Matematik Köyü’ne ve bizzat Ali Nesin’e yaklaşımı ise Aziz Nesin’in hikayelerini aratmaz. Ali Nesin’in başına gelenleri, TÜBİTAK Başkanı Nüket Yetiş’e yazdığı 5 Haziran tarihli mektubundan aktarıyoruz

İstanbul, 5 Haziran 2010

Sayın Prof. Dr. Nüket Yetiş,
Sorumlusu olduğunuz TÜBİTAK’tan şikayetçiyim. Sadece ben değil, matematikçi ya da değil, tanıdığım herkes şikayetçi. Ben kendi dertlerimi size anlatmak istiyorum. Eğer isterseniz diğerlerinin dertlerini kendilerine sorup dinlersiniz. Kime ne soracağınızı bildiğinizi sanıyorum.
Ne zamandan beri yazmak istediğim bir anımla başlamak istiyorum mektubuma.
Bundan üç yıl önceydi. Matematik Köyü’nde liseliler için bir proje tasarlayıp TÜBİTAK’a sunmuştuk.
Bir zaman sonra bir yazı geldi TÜBİTAK’tan. Ankara’ya gelip projemi panel (yani hakemler) önünde anlatmamı istiyorlardı.
“Herhalde bu herkese yollanan bir yazı, panelistler proje sunan, ama tanımadıkları, güvenmedikleri lise öğretmenlerini yakından tanımak için böyle yapıyorlar, herhalde bu davet bana yönelik değildir,” diye içimden geçirdim. Gene de emin olmayıp TÜBİTAK’a telefon edip sordum. benim de projemi panel önünde anlatmam gerekiyormuş… Projede her şey anlaşılmazmış…
Oysa projemizde her şey yazıyordu, ne eksik olabilirdi ki, nesi anlaşılmayabilirdi ki?
Randevu verilen gün ve saat bir işimizin olup olmadığı da sorulmamıştı. gitmek zorundaydım. Yol parasını da ödemiyorlardı. İşimi gücümü bırakıp İstanbul’dan Ankara’ya, TÜBİTAK’a gittim. Bekleme odasında uzunca bir süre bekledikten sonra panelin önüne çıktım.
Başkan ortayaşlı bir hanımdı. İkinci başkan, ya da panelin ikinci etkili ismi Darwin skandalında da adı geçen Çiğdem Atakuman’dı. Diğer (aklımda yanlış kalmadıysa) beş panelist 20’li yaşlarda gencecik insanlardı. Elli yaşında bir profesörü İstanbul’dan Ankara’ya getirterek huzurlarına çağırmakta hiçbir beis görmemişlerdi.
Başkan sözü aldı,
Ali Bey, dedi, ben projeleri okumam. bana projenizi anlatır mısınız?
Biliyorum inanılır gibi değil ama aynen böyle söyledi. Çiğdem Atakuman o günü anımsar sanıyorum, kendisine de sorabilirsiniz.
Neden okumazmışsınız? diye sordum.
Çünkü projelerden habersiz geldiğimde çok ilginç sorular soruyorum, başkalarının dikkat etmediği şeyleri görüyorum… Öyle değil mi arkadaşlar? diye sorup etrafındaki gençlere baktı onay bekleyerek.
Çiğdem Atakuman da dahil olmak üzere, diğerleri, nerdeyse tek bir ağızdan,
evet efendim, öyle efendim, dediler, çok ilginç sorular soruyorsunuz…
Neden çağrıldığımı anlamıştım. Bu saygısızlık karşısında bana sadece susmak düşüyordu.
Projemi anlatmam istendi. anlattım. Başkan,
Ali Bey, dedi, derslerinizde soracağınız sorulardan birkaçını sunar mısınız?
En ilginç bulduğum birkaç soruyu söyledim. Başkan etrafına bakındı. Herhalde kendisinden soruların yanıtlarını beklediğimi sanmış olmalı ki, sinirli sinirli gülümseyerek,
eskiden olsaydı bunların hepsine hemen şıp diye cevap verirdim, dedi, ama unuttum bu konuları şimdi…
Oysa sorularımın hepsi değme matematikçiyi zorlayacak sorulardı. Kendim uydurduğum bu soruların bazılarının yanıtını bulmak için günlerce düşünmüştüm. Bazılarınınkini de hiç bulamamıştım… Yanıtları şimdi de bilmiyorum. Ben sadece “ne kadar güzel sorular değil mi, güzel olduklarını teyit edin n’olur, heyecanımı paylaşın” anlamına bakmıştım panelistlerin yüzüne. Oysa onlar soruları bile anlamamışlardı.
Başkan devam etti konuşmasına:
Ali Bey, dedi, biz sizi araştırmacı olarak çok iyi biliyoruz, tanınmış bir araştırmacısınız ve konunuzda çok iyisiniz, ama eğitimci olarak sizi hiç tanımıyoruz. İyi bir araştırmacı olmak demek iyi bir eğitimci olmak anlamına gelmez… Bu projede başarılı olacağınızı nasıl bilebiliriz ki?..
Bu aşamada projemi reddetmeye niyetli olduklarını anlamıştım. Son bir umutla kendimi savundum:
ama ben 5 yıldır liselilere yönelik matematik dünyası diye bir dergi çıkarıyorum… Derginin her sayısı on bin satıyor…
etrafına bakınıp,
öyle mi? bilmiyordum… dedi.
Diğerleri “evet öyle” anlamına baş salladılar.
Ayrıca diye ekledim, 20 küsur yıldır onlarca kez basılmış 5-6 tane popüler matematik kitabım var…
Gene etrafına sorgulayıcı bakışlar attı.
Diğer panelistler gene “evet öyle” anlamına başlarını salladılar.
Ayrıca haftada en az bir kez bir ilkokula, bir liseye konuşma vermeye giderim…
Başkan konuyu değiştirdi:
Ali Bey, dedi, bizim konseptimiz daha çok eğlence ve oyun içeren projeler…
Olabilir… Benim konseptim de böyle… Farklılık güzel şeydir…
Ama biz bu tür projelere destek vermiyoruz, bizim konseptimize uymuyor…
Afedersiniz ama burası sizin konseptinizi destekleme derneği değil. Sizin konseptiniz yazmıyor şartnamede.
üzgünüz…
Ayağa kalktım, kapıya doğru yönelirken,
destekleseniz de desteklemeseniz de bu proje gerçekleşecek, dedim sinirli sinirli. Bu projeyi desteklemek sizin için ancak bir onur olabilir…
Projem desteklenmedi elbet. Ama hiç olmazsa bu vesileyle bir panelist grubunuzla tanışma fırsatım oldu.
Geçen yıl da, bu yıl da TÜBİTAK’a sunduğumuz tüm lise ve lisans yazokulu projelerimiz reddedildi.
Geçen yıl hiçbir red gerekçesi gösterilmedi. Bu yıl ısrarlarımız ve konunun basına yansıması karşısında red gerekçeleri sunuldu.
Gerekçelerin bir kısmı yersiz, bir kısmı dayanaktan yoksun.
Örneğin gerekçelerden biri, derslerin günün hangi saatinde yapılacağının belirtilmemesi. Alay gibi! Şartnamede olsaydı onu da yazardık ama yazmıyordu. Aklımıza gelmedi doğrusu.
Bir başkası, ve bana en ağır geleni, Matematik Köyü’nü benim kurmuş olmam ve yönetmem ve orada yapılacak ve benim yer aldığım bir projenin desteklenmesinin etik olmadığı!

Sayın Nüket Yetiş,
Acaba sizce Matematik Köyü yerine tatil köyü mü kurmalıydım? Hayatımın iki yılını verdim ve gecemi gündüzüme kattım bu köy’ü kurmak için. Başıma gelmedik bela da kalmadı. TÜBİTAK bu çabalarımdan dolayı beni kutlamak yerine, bana ve köy’e destek vermenin etik olmadığını söylüyor…

Sayın Nüket Yetiş,
Emrinizde çalışanlara ayıbın manasını ve Matematik Köyü’nün kutsal amacını anlatır mısınız lütfen?

Sayın Nüket Yetiş,
Kurumunuzun reddettiği projelerin her biri birer mücevher değerindedir. Sadece Türkiye’de değil, dünyada bu projelere eşdeğer proje bulamazsınız. Özür dileyerek söylüyorum, ama gerçek bu, bu projeleri haklı ya da haksız gerekçelerle reddetmek kimsenin haddi değildir. TÜBİTAK’ın bu projeleri öpüp başına koyması, destekleyecek parası yoksa, başbakana, cumhurbaşkanına çıkıp örtülü ödenekten yalvar yakar para istemesi gerekir!
Siz reddedilen bu projelerin değerini anlayacak kadar matematik bilmiyorsunuzdur muhtemelen, zaten bilmek zorunda da değilsiniz. Herkesin konusu ayrı. Lütfen bir bilene, bir anlayana sorun. Kara cahil ya da yönlendirilmiş panelistlerinize değil ama.
Saygılarımla,
Ali Nesin

Kaynak: http://www.birgun.net/edus_index.php?news_code=1275812260&year=2010&month=06&day=06

M.Arslan

2009 ÜRDÜN IYF Projesi

M.Arslan

Pazarlamanın Sihirli Lambası Seminer Notları ve İzlenimleri

 

Bilgi Üniversitesi Management Club tarafından organize edilen “Bilgi Üniversitesi Pazarlamanın Sihirli Lambası Semineri”  ünlü markaların temsilcilerinin ve öğrencilerin katılımıyla gerçekleştirildi. Seminere katılan öğrencilere, program sonrası katılım sertifikası verildi.

Garanti Bankası, “şubesiz bankacılık” kampanyasının iletişim süreçlerini, pazarlama stratejilerini ve ölçümleme kıstaslarını anlatırken, “Dijital mecrayı kontrol etmenin yolu daha kolaydır.” sözünü vurguladı.

Markası için yenilikçi ve çevreci sıfatlarını kullanan Arçelik, yerel bir markadan ulusal bir markaya dönüş yolculuğunu ve bünyesinde bulunan uluslar arası markalarından bahsetti. Mercedes Benz kurum kimliğinin dönüşüm sürecini anlatırken, sürdürülebilirlik ve müşteri odaklılık kavramından bahsetti. Ayrıca markanın genç segmente yönelik yapmış olduğu “Travego Firarda” kampanya sürecini anlattı.

Ana sponsor olan Defacto, yeni reklam yüzü olan Hamdi Alkan’ın ve kampanyanın fikir sahibi ve uygulayıcısı olan Hulusi Derici’nin katılımıyla “Jean Jean Çıkacak!” kampanyası, öğrencilerin sorularıyla birlikte verimli bir panele dönüştü. Uygun fiyat ve rahat kıyafetler üretme stratejisine bürünen kurum, kot pantolon üretmemektedir. Bu noktada kendisini diğer markalardan ayrıştırarak, ana hedef kitlesini gençler olarak belirlemiştir.

Abdi İbrahim, ilaç sektörünün pazarlamasının diğer sektörlerden farklı ve zor olduğunu vurgularken, kurum kriz anlarında iletişim süreçlerini nasıl yönettiğini anlattı.

Organizasyona Bilgi Üniversitesi öğrencileri dışında, farklı üniversite öğrencilerinin de göstermiş olduğu yoğun bir talep vardı. Herhalde olumsuz sayılabilecek tek nokta, ilk gün markaları sahneye davet ederken konuşmacının sesini ayarlayamaması, konuşurken çok fazla “eee’lemesi” ve yaptığı gaflardı.   Seminere katılan öğrencilere, gelmeden önce maillerine ve seminer günü de basılı olarak seminerin ana programının bulunduğu broşürler dağıtıldı. Daha sonrasında ise katılımlarımızdan dolayı teşekkür maili ve içerik konusunda beğeni düzeyimizi ölçmek adına bir anket doldurduk. Kulübe, seminer öncesi ve sonrası davetlilere bu denli özen gösterdiği ve bilgilendirdiği için teşekkür ediyor. Yeni projelerini bekliyoruz…

Kübra Uz

1.Uluslararası İlişkiler Öğrenci Kongresinin Ardından

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

*15-16 Mayıs 2010 tarihleri arasında İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde; Türkiye Uluslararası İlişkiler Çalışmaları Platformu ile ortaklaşa  1.Uluslararası İlişkiler Kongresini gerçekleştiren Diplomasi Kulübü Yönetim Kurulu Başkanı Uğur Bakıcı ve Kongre sorumlusu Simge Aktan ile kulübün yapısı ve gelecek planları üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik.

  • Öncelikle kendinizden bahsedebilir misiniz?

Uğur Bakıcı: Uluslararası İlişkiler Bölümü mezun adayıyım.

Simge Aktan:  Siyaset Bilimi 3.sınıf öğrencisiyim.

  • Diplomasi Kulübü fikri nereden geldi? Amacınız, hedefleriniz nelerdir?

Uğur Bakıcı:  2008 yılında Öğrenci Birliği Dış ilişkiler Komitesi olarak eski rektörümüz Aydın Uğur ile yaptığımız toplantıda proje fikirlerimizi paylaştığımız sırada;  Dışişleri Bakanlığına öğrencilerimizi hazırlamak üzerine çalışmalar yapmayı düşünmez misiniz diye bir soru sormuş ve kendisi her türlü desteği vereceğini belirtmişti. Bizde belli üniversitelerden bakanlığa girilir düşüncesini değiştirmek ve üniversitemizden bu sayıyı arttırmak için çalışmalara başladık. 2009 yılında Dışişleri Bakanlığı’na girmek isteyen arkadaşlarımız ile birlikte başta İlter Turan ve Şule Kut Hocalarımızın da desteğini alarak Diplomasi Kulübünü kurduk.

Simge Aktan: Asıl amacımız Dışişleri Bakanlığı’na hazırlamak olmak ile birlikte; Diplomasi teori ve uygulamalarını okulumuz bünyesinde düzenleyececek olduğumuz yerel konferans,workshoplar ve uluslararası projelerle incelemeyi amaç edinmekteyiz. Bu amaçlar doğrultusunda;  Teori bazında eğitimler düzenlemek, diplomasi alanında görev almak isteyen öğrencilerimiz için gerekli görülen derslerin açılmasını sağlamak gelmektedir.

  • Bugüne kadar gerçekleştirdiğiniz aktiviteler nelerdir?

Simge Aktan: Kulübümüzü kurar kurmaz ilk anlaşmamızı Viyana Diplomat Akademisi ile gerçekleştirdik. Akademi Başkan Yardımcısı, şuanda da Avusturya Bulgaristan Büyükelçi’si olan Sayın Gerhard Reiweger’i okulumuzda ağırladık. Kendisi Dışişlerini düşünen arkadaşlarımız için Akademi’nin akademik programları hakkında bilgilendirdi ve sadece Diplomasi Kulübü üyelerimiz için özel burs imkânları sunuldu.

Uğur Bakıcı: Ardından üniversitemizin Avrupa Birliği Enstitüsü ile ortaklaşa, Mayıs 2009 da İngiltere’ye Diplomatik Gezi düzenledik. T.C Londra Büyükelçiliği, Konsolosluk. Chathamhouse, LSE ziyaretlerimiz arasında yer almaktadır. Temmuz ayında da Erivan’da Sivil Toplum Enstitüsü ile ortaklaşa Rusya, Ermenistan, Gürcistan ve Türkiye’den de gençlerin katılımı ile çeşitli konularda çalıştaylar düzenlendi. Eylül ve Ekim ayında Fransa’daki Türk Mevsimi Kutlamaları kapsamında Sciences Po ile ortaklaşa Paris ve Grenoble’da fotoğraf sergisi açtık. Son olarak da 15-16 Mayıs tarihleri arasında 1.Uluslararası İlişkiler Kongremizi gerçekleştirdik.

  •  Kongre fikrinden biraz bahsedebilir misiniz?Sanırım ilk kez İstanbulda düzenlendi.

Simge Aktan: Nisan ortasında karar verilen ve Mayıs başına yetiştirilen bir projeydi. Kısa zamanda organize olmayı başardık ve bir ilki gerçekleştirdik. İstanbul’da gerçekleştirilen ilk Uluslararası İlişkiler Kongresi olmasının yanında Bakü’den Makedonya’ya uzanan katılımcı kitlesi ile gerçekten uluslararası bir nitelik kazandı.

  • Kongrenin detayları hakkında bilgi verebilir misiniz?

Uğur Bakıcı:  Kongremizin  ilk gününü  Bil 202 dersi kapsamında gerçekleştirdik.İlk  gününün en önemli özelliği pek sık rastlanmayan bir konsepte sahip olunmasıydı. Agos Gazetesi Yazı işleri Müdürü Aris Nalcı, Şalom Gazetesi Yazarı Denis Ojalvo, Sulukule Platformu üyesi Hacer Foggo ve Alevi-Bektaşi ve Kültür Eğitim Vakfı Onursal Başkanı Lütfi Kaleli bizlere Roman, Ermeni, Yahudi ve Alevi kültür ve kimliklerini tanıttılar.Türkiye’de Farklı olmak üzerinden aslında ne kadar da farklı olunmadığını gösterdiler. Kendilerine katkılarından dolayı tekrardan teşekkür ediyoruz.

 Ayrıca kongre süresince bizlerden hiçbir desteğini esirgemeyen başta Rektör Yardımcımız Sayın Murat Borovalı, Öğrenci Dekanımız Sayın  Şerafettin Düztepe , Öğrenci Dekanlığından Proje Koordinatörü Sayın Volkan Çakıroğlu’na ve Boğaziçi üniversitesinden bizi kırmayıp sunuculuk görevini üstlenen Sayın   Cansu Ekmekçioğlu’na sizlerin aracılığı ile teşekkür etmek istiyorum.
Son olarak da başta Simge Aktan olmak üzere kongre süresince bizlere yardımcı olan Diplomasi Kulübü üyelerine teşekkür etmek istiyorum.

Simge Aktan:

İkinci gün ise öğrenci arkadaşlarımızdaydı söz. Gün boyunca inanılmaz eğlenceli tespitlerle uluslararası ilişikiler tartışıldı ve birçok konu da sunumlar gerçekleştirildi.

  • Diplomasi Kulübü olarak gelecek planlarınız, projeleriz hakkında bilgi verebilir misiniz?

Uğur Bakıcı: Öncelikle uzun zamandır gerçekleştirmeyi planladığımız Dışişleri Bakanlığı’na hazırlık eğitimini düzenlemek istiyoruz. Bu eğitime Kpss hazırlığı da dahil. İkinci amaç olarak güzel konuşma, diplomatik yazışma, adab_ı muaşeret gibi dersler açtırmak istiyoruz.

Simge Aktan: Bunlara ek olarak; 1. Uluslararası ilişkiler öğrencileri kongresini geleneksel hale getirmek istiyoruz. Onun dışında daha spesifik konular üzerine kongrelerde yapmak hedeflerimiz arasında. Mesela “Diplomatik çıkmazlarla ekolojik denge” ve ”küresel ısınma sorunlarını bağdaşlaştıran” söyleşiler yapmak istiyoruz. Bunun dışında Orta doğu, Afrika ve Asya gibi spesifik bölgeler üzerinde de çalışmalar gerçekleştirmek planlarımız aramızda.

Uğur Bakıcı: Kısacası diplomasi ile ilgilenen arkadaşlara faydalı olabilecek her türlü etkinliğe  destek vermek, katılmak ve kendi bünyemizde bunun için çalışmalar yapmak istiyoruz. Bunun içinde ilgili tüm arkadaşlarımızı Diplomasi Kulübümüze bekliyoruz.

Meryem Arslan